"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dünyanın En Küçük Uçan Canlısı

Okuma Süresi: 4 dakika

İnsan Beyninde yaklaşık 100 milyar sinir hücresi bulunur. Meyve sineklerinde ise yaklaşık 100 bin sinir hücresi bulunur. Ancak bir canlı bu üstün uçuş kabiliyetini sadece 7400 sinir hücresiyle başarabiliyor. Bu canlının adı Megaphragma.

Dünyanın en küçük uçucusu, Megaphragma.
Bir tuz tanesi boyutlarındaki “dünyanın en küçük uçucusu” Megaphragma.

Megaphragma (Megaphragma mymaripenne) yaklaşık 7400 sinir hücresinden oluşan bir beyne sahiptir. .

Bir yusufçuğun sırtında fotoğraflanan 3 kanatlı böcek.
Trichogrammatidae isimli bu böcek “Megaphragma mymaripenne” ile aynı türden geliyor, bu boyutlarda olabilmek için sinir hücrelerinin çekirdeğinden dolayısıyla DNA ‘sından vaz geçiyor.

Buradaki üstün sanata dikkat çekebilmek için sürekli küçülen mikro işlemci teknolojilerine atıf yapmak istiyorum.

Apollo Uzay Aracının Kokpiti

Apollo taşıtlarının manevra bilgisayarlarında 12300 transistör bulunduğunu biliyor muydunuz? Günümüz modern bir mobil telefonlarının merkezi işlem birimlerinde ise yaklaşık 10 milyar transistör bulunmaktadır. Aradaki fark göz önüne alarak, bu teknolojik gelişimin arkasında, teknoloji mimarlarının, elektronik-bilgisayar mühendislerinin 10 binlerce adam/saatlik iş gücü yatmakta olduğunu hatırlatmamıza gerek yok.

Mikro İşlemci üretimini gösteren bir anlatım.

Mikroişlemci üretiminde kullanılan transistör sayısının her iki yılda bir iki kat arttığı gözlenmektedir. Bu sayede elektronik cihazların boyutları küçülebilmekte, enerji tüketimi azalarak kullanım süreleri uzamaktadır. Bu yüksek teknolojileri geliştirmede şüphesiz bilim insanlarının uzun süreli araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin rolü bulunmaktadır.

1970’ler ile günümüz arasında ölçülen Microişlemci içeriğindeki transistör sayısındaki artış grafiği

Konumuza dönecek olursak, meyve sineklerinin beyni yaklaşık bir tuz tanesi boyutlarında dır. Ancak bu canlının bedeni bir tuz tanesi boyutlarında.

Megaphragma ‘ların normalde bu boyutlarda olabilmesi imkansız. Bilim insanları bu canlıların boyutlarını küçültebilmek için hücrelerindeki DNA’ larından dolayısıyla hücre çekirdeklerinden vaz geçtiklerini tespit etmişler. Canlı birkaç günlük kısa ömründe gerek duyduğu tüm protein ihtiyacı pupa evresinde üretiliyor.

Şimdi biraz düşünelim, yaşamınız için hayati bir bilgi olduğunu düşünün yokluğunda ölüm kaçınılmaz. Bu durum insanlarda da olsaydı ve bu genetik bilginin eksikliğinde karşılaşacağınız sorunları megaphragma gibi sizde önceden biliyor olsaydınız sizde moleküler biyoloji yada genetik mühendisliği yeteneklerinizi geliştirir sonrasında megaphragma gibi sizde gelişiminiz sırasında ihtiyaç duyacağınız tüm proteini bedeninizde depolardınız. Ancak bir dakika, siz bir insansınız ve şuulu bir varlık olduğunuz için bu genetik mühendisliğini çalışıp öğrenebilirsiniz. Ama 0.2 mm boyutlarındaki bu böceğin yaklaşık 2 günlük ömründe böyle bir imkanı bulunmuyor. Şaka bir yana iyiki böyle bir durumu düşünmek zorunda kalmıyoruz. Çünkü zaten bizde kendi bedenimizde bu üstün mühendislik planını (bir müdahale olmadan) var edemezdik.

Doğada gördüğümüz bu detaylı indirgenemez kompleks sistemler kendiliğinden yada (kaotik) tesadüfi süreçler sonucu oluşamaz. Eğer milyonlarca yıldır kusursuz işleyen bir plandan bahsedeceksek şunu da mutlaka vurgulamalıyız: Kusursuz işleyen sistemlerin varlığı, bir bilgi, plan ve planlayıcı bir Şuur yani Üstün Bir Akılın varlığını gösterir.

Özellikle uçuş için gerekli manevra yetenekleri (meyve sinekleri için düşünecek olursak) 100 bin nöron ile ustalıkla gerçekleştirilebiliyorken Megaphragma’ lar 7400 nöron ile nasıl uçuş gibi ustalık gerektiren kompleks davranışları sergileyebiliyorlar?

Meyve sineğinin kaçış manevrası.

Görünen o ki bu canlıdaki sinir sistemi omurgalılardakinden biraz farklı. Bu fark sayesinde aynı anda aerodinamik kurallara uygun kanat hareketleri ile birlikte görsel uyarıcılardan gelen bilgileri de değerlendirip mili saniyelik zaman aralıklarında ani kararlar verebiliyor ve ilgili kas guruplarının çalışmasını organize edebiliyorlar.

Meyve sineği beyni.

İnsanlardakinin aksine sinek sinir hücrelerinin aynı anda çok fazla amaca yönelik işlem yapabilme kapasiteleri bulunmaktadır. Bu yüzden uçuş manevraları, kaçış yada korunma manevralarını hem görsel hemde elektro kimyasal sinyalalleri aynı anda değerlendirerek gerçekleştirebilirler.

Uçuş manevraları sırasında sinek beyninde meydana gelen sinyal ölçümü.

Aynı anda birden fazla süreci yönetebilme özelliği araştırıldığında sinek sinir hücrelerinin bizlerdeki sinir hücrelerinden farklı yapıda yaratıldıklarını göstermektedir. Omurgalılardaki sinir hücreleri dentrit adındaki girdileri alan bölümlere sahiptir ve bu bölgeye sinyaller (algı) gelir ve nöronlarının çıktı bölgelerinde “eylem potensiyelleri” oluşturulur.

İnsan (soldaki) ve böcek sinir hücresi yapısı

Dikensiz nöronlar (böcek sinir hücreleri-sağdaki) biraz karmaşıktır, çünkü hem giriş hem de çıkış sinapsları hepsi içine kapanıktır ve tüm çıktıları aynı anda veren tek bir eylem potansiyeli yoktur. Yani, nöronun farklı parçalarının aynı anda farklı şeyler yapmasını sağlayan hesaplama bölmelerine sahip olduğu düşülmektedir.

Soldaki omurgalı sinir hücresi yapısı, sağdaki ise böceklerdeki sinir hücrelerine ait.

Zamanda ve kapladığı alanda çoklama olarak bilinen bu özellik bizim sinir hücrelerinde de olduğu düşünülmesine rağmen böcek dünyasının bireyleri bu biyolojik teknolojinin gerçek usta kullanıcılarıdırlar.

Sonuç olarak şunu belirtmek isteriz ki, her gün bir şekilde karşılaştığımız böcek dünyasının bir üyesi olan Magaphragma isimli bu kanatlı canlı aslında tam bir biyomühendislik harikasıdır. Eğer dikkatlice incelenirse görülecektir ki, doğa ve içinde barındırdığı tüm canlılık, bir karmaşa/kaos ürünü değil, canlılar tüm kompleks detaylarıyla birlikte Üstün Bir Aklın yaratmasıyla meydana gelebilecek harika sanat eserleridir. Yaşam elde edilmiş değil, bahşedilmiş bir hediyedir. Yaşam, Darwinistlerin iddia ettikleri gibi vahşi orman kanunlarının (Bkz: Büyülü İfade Doğal Seleksiyon) bir sonucu değil tüm evrendeki varlıkların sahibi olan Allah’ ın yaratmasıyla var olmuştur.

Biyoloji, fizik, kimya, matematik, paleontoloji tüm bunlar bilimdir ama “tesadüfen oldu” diyen “evrim teorisi” bilim değildir.


KesinBilgi.net – ???

Kaynaklar:

User Review
5 (4 votes)

İlk Yorum Sizden Gelsin

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.